Caddebostan, Bağdat Cd. No:265/5, 34728 Kadıköy/İstanbul
Travmalar; günlük hayat akışının dışında, ani gelişen, şok edici ve çaresiz hissettiren olay veya durumlardır. Travmaların pek çok sebebi olmakla birlikte, biz bu yazıda doğal afetler, kazalar, istismar, savaş ve çocukluk travmaları üzerinde duracağız.
Doğal afetler, doğanın yıkıcı gücünün karşısında insanların hem fiziksel etkilerle hem de duygusal etkilerle baş etmeye çalıştığı bir süreçtir. Birey doğal afet karşısında korku ve panik duygusuna kapılır. Deprem sırasında kırılan camların devrilen eşyaların sesleri, binaların yıkılması, sel afetinde sularının hızla yükselmesi, fırtınada rüzgarın etkisiyle cisimlerin havada uçması ya da hortum oluşması, afetler sırasında çaresiz insanların yardım çığlıkları bu afetleri yaşayan bireylerde büyük bir korku ve panik duygusuna sebep olur. Bu korku ve panik, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon, anksiyete ve uyku sorunları gibi rahatsızlıklara dönüşür.
TSSB, anının sanki yeniden yaşanıyormuş gibi hissedilmesinden dolayı kaçınma davranışlarına yönlendirirken, depresyon umutsuzluk ve enerji kaybı ile kendini gösterir, anksiyete sürekli endişe, korku ve panik ataklarını içerir, uyku sorunları da yaygın bir belirti olarak ortaya çıkar. Ayrıca doğal afetlerde insanlar, sevdiklerini, evlerini veya eşyalarını yitirme riskiyle karşı karşıya kalırlar. Evlerinin yıkılması, aile üyelerini kaybetme veya yaşadıkları yerin tahliye edilmesi gibi durumlar, bireyin iç dünyasında büyük bir boşluk ve kayıp hissi yaratabilir.
Kazalar, beklenmedik bir şekilde gerçekleşen travmatik deneyimlerdir. Trafik kazaları, iş kazaları ve yangınlar, insanların derin etkiler yaşamasına neden olur.
Trafik kazaları, sık karşılaşılan kazalar arasında yer alır ve ciddi sonuçlara da yol açabilir. Kazaya karışan bireylerde korku, şok, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik etkiler ortaya çıkabilir. Ayrıca, kazalarda ölen veya yaralanan kişilerin yakınları dehşet içine düşebilirken, tanıklar da psikolojik etkiler yaşarlar.
İş kazaları sonucunda ciddi yaralanmalar, sakatlıklar ve hatta ölümler meydana gelebilir. İş kazalarının psikolojik etkileri arasında travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, kaygı ve işyerine dönme konusunda güvensizlik yer alabilir.
İstismar, bireyin fiziksel ve duygusal olarak zarar gördüğü, güvenin kötüye kullanıldığı bir durumdur. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan istismar, genellikle mağdurlarda ömür boyu süren etkilere sebep olur.
Cinsel İstismarın Psikolojik Sonuçları: Cinsel istismar; cinsel kimlik, ilişki becerileri ve genel psikolojik sağlık üzerinde rahatsız edici derin etkiler bırakır. Cinsel istismar mağdurlarında, depresyon, kaygı, öfke, obsesyon ve kompulsiyon davranışları ve ayrıca intihar düşünceleri, intihar girişimleri gibi sonuçlar görülebilir.
Eğer kendinizde ya da yakınlarınızdan birisinde intihar düşünceleri varsa acilen bir psikiyatra başvurunuz.
Duygusal İstismarın Psikolojik Sonuçları: Duygusal istismar, bireye sürekli olarak psikolojik acı veren, aşağılayıcı, küçük düşürücü davranışların sergilenmesi durumudur. Bu tür istismar, bireyin benlik algısını zedeler ve duygusal sağlığını olumsuz yönde etkiler. Duygusal istismara maruz kalan bireyde düşük öz saygı, kaygı, depresyon, duygusal bağımlılık gibi sonuçlar gözlemlenebilir. Travma ile başa çıkma sürecinde psikolojik ve sosyal destek önemli bir yer tutar. İstismara maruz kalan bireylerin duygusal iyilik hallerini korumak, destek sağlamak ve gerektiğinde profesyonel yardım almalarını teşvik etmek önemlidir.
Fiziksel İstismarın Psikolojik Sonuçları: Öfke kontrol mekanizmasının işlemediği durumlarda ortaya çıkan şiddet eğilimi aslında zayıf psikolojik dengenin sonucudur. Fiziksel istismar uygulayan bireylerin kendileri de çoğunlukla bu istismara maruz kalmışlardır. Yetişkin dahi olsalar fiziksel istismar mağdurlarında öz değer ve öz güven eksikliği, depresyon, öfke, kaygı, taşkın davranışlar ya da içe dönüklük, sosyal fobi gözlemlenebilir.
Savaş, insanlar arasındaki çatışma ve şiddetin en yıkıcı hali olarak bilinir. Savaşlar hem askerler hem de sivil halk üzerinde derin izler bırakır. Savaşa katılan askerler, fiziksel ve psikolojik açıdan büyük risk altında bulunurlar. Savaş travması, askerlerin maruz kaldığı yoğun stres, tehlike, kayıp ve şiddet dolu ortamların yol açtığı bir durumdur. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon, anksiyete, madde bağımlılıkları, intihar düşünceleri gibi ruhsal bozukluklar savaş travmalarıyla birlikte görülmeye başlayabilir. Ayrıca savaşın etkileri sadece askerleri değil, sivil halkı da kapsar. Savaş ortamında sürekli olarak tehlike, kayıp, yıkım ve yerinden edilme riski altında yaşayan halk, bir yandan maddi yokluklarla mücadele ederken, bir yandan da duygusal ve psikolojik zorluklarla baş etmeye çalışır.
Savaş, insanları evlerinden ve topraklarından uzaklaştırır, mülteci durumuna düşürür. Mülteci olmak, travmatik bir deneyimdir ve psikolojik izler bırakır. Mülteciler, halen geçmiş travmaların etkisi altındayken, uyum sağlama zorlukları, yakınlarının ya da varlıklarının kaybından doğan boşluk duygularıyla baş başa kalırlar. Mültecilere yönelik destek ve psikososyal hizmetler, travmatik deneyimlerinin etkilerini hafifletmede önemli bir rol oynar.
Çocukluk dönemi, bireylerin duygusal ve fiziksel gelişiminin büyük kısmının tamamlandığı bir dönemdir. Bu dönemde yaşanan travmalar, uzun vadeli etkilere neden olur. Çocukluk travmaları, çocukların duygusal, fiziksel ve zihinsel sağlığını olumsuz etkileyen deneyimlerdir.
Çocukluk travmalarının psikolojik etkileri, travmanın niteliğine ve çocuğun yaşadığı deneyimlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Aile içi istismar, ihmal, cinsel taciz-istismar, fiziksel ve duygusal şiddet, akran zorbalığı, ölüm, boşanma gibi durumlar çocukluk travmalarının örneklerindendir. Bu deneyimler, çocuğun duygusal güvenliğini ciddi şekilde sarsar ve benlik algısını etkiler. Duygusal olarak travmatize olan çocuklar, sıklıkla güvensizlik, öfke, kaygı, sosyal fobi, depresyon, OKB gibi rahatsızlıklarla baş etmek zorunda kalırlar. Ayrıca, çocukluk travmaları fiziksel sağlık sorunları, öğrenme güçlükleri ve davranış problemleri gibi çeşitli sorunları da tetikleyebilir.
Çocukluk travmalarının uzun vadeli sonuçları da dikkat çekicidir. Bu travmaların etkisi çocukluk döneminde başlar ve yetişkinlik dönemine kadar sürebilir. Duygusal düzensizlikler, ilişki sorunları, madde bağımlılığı, intihar düşünceleri ve davranış bozuklukları yetişkinin yaşamında sergilediği tutumlar arasındadır.
Çocukluk travmalarının etkilerini hafifletmek ve çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini desteklemek için erken müdahale önemlidir. Uzman yardımı, psikoterapi, destekleyici aile ortamı ve güvenli bir sosyal destek ağı, çocukların travmatik deneyimlerle baş edebilmelerine yardımcı olur.